16 Aralık 2011 Cuma

Dagur Kari


Sırasıyla Noi Albinoi, Voksne Mennesker ve The Good Heart filmlerini çeken yönetmen. Dagur Kari yönetmenliğinin yanında bir de slowblow adlı müzik grubunda yer alıyor. Hatta Voksne Mennesker filminin sonundaki müthiş Darke Horse şarkısına imza atıyorlar. Dagur Kari kendi filmlerini yazıyor, yönetiyor ve slowblow ile müziklerini yapıyor. Filmlerinde tamamen kendi dünyasına hakim bir gösterim oluşturmuş.


noi albinoi, voksne mennesker ve son olarak the good heart filmlerini çeken yönetmen kendi kafasında kurmuş olduğu dünyayı, filmlerine çok güzel yansıtmış. sistemin dışında kalan -hatta türklerin voksne mennesker'i "tutunamayanlar" diye çevirmesi bu yüzdendir sanırım- ama bu sistem dışında kalmayı bazı ideolojik temellere oturtarak öven filmler çekmiş kendisi.
noi, kendi kafasındaki dünyayı yaşamaya çalışan ve en sevdiği yer herkesten uzakta yalnız hissettiği, kendi dünyasını yaşadığı bodrum katı olan bir kişi. Küçük bir köyde yaşıyor ve eğitim gibi birçok şeyi gereksiz görüp bodrum katında kendisine bir hayat kuruyor. Filmin sonunda çığ yüzünden bütün köy ölürken, Noi'yi kurtaran yer bodrum katı, yani kendi dünyası oluyor.

voksne mennesker filmindeki kahraman ise, sistemin tamamen dışında yer alan ve içine girmemeye çalışan, 4 senede 7 usd kazanmış bir kişi. hatta bunu "toplu taşıma araçlarına binmeyi hakedecek ne yaptım ki" diyerek açıklıyor. "ben başbakanın ismini bile bilmiyorum ki." diyerek de gerçek dünyadan ne kadar uzak olduğunu anlatıyor.

the good heart ise, sokakta yaşayan bir gencin sistemin içine girdiğindeki çırpınışlarını anlatıyor. ve en sonunda, sistemin dışında kalmış tarafının kesmesine izin vermediği ördeğin peşinde koşarken ölüyor.

"kendi dünyasını yaşama" konusunu filmlerinde olağanüstü bir şekilde ele almış dagur ve bu yönüyle benim için, filmlerini çekici kılmakta. kendini toplumun dışında tutan ve mümkün olduğunca kendi kafasındaki dünyayı, felsefeyi ya da ideolojiyi yaşamaya çalışan insanların hayatları yeterince ilgi çekici zaten ve bunu konu edinen birçok yönetmen de var sanıyorum.

ancak dagur kari'yi diğerlerinden ayıran özellik aşk. genelde, kendi dünyasını kurmuş insanların hayatları, bazı şeylerden uzak durur. bunun başında da aşk gelir. bu tip filmlerin çoğu, aşktan uzak durmuştur. ama dagur, aşkı sistemin dışında göstermeyi ve övmeyi çok iyi başarmış. üç filminde de aşka rastlıyoruz ve üçü de toplumdan ayrı bir dünyada mutlu olmayı sağlarken, aşk olgusunu kullanıyor. ama bunu yaparken, aşkın hayatlarına girmemiş olduğu yerleri de yermiyor. yani aşk olmadığı süre içinde de bu hayatlarından memnunlar. ama daha sonra aşk bunu pekiştiriyor. ve bu aşk, genelde hiç aşama kaydetmeksizin, bir anda ve beklenmedik bir durumda karşılarına çıkıyor.


içinde sistem karşıtı bir duruşun yer aldığı dagur kari filmlerinin hepsi, aşk olgusunu işin içine büyülü bir şekilde katarak, aşkı; insanı sistemin dışına çıkartan bir olgu olduğunu bize gösteriyor desek yanlış olmaz sanırım. voksne mennesker filminin tek renkli sahnesinin de, aşık olduğunu farkettiği sahne olması yönüyle de, aşkın bu hayatı güçlendirdiğini de söyleyebiliriz. the good heart filmindeki, hindistan cevizi benzetmesi de, sistemin dışında kendi kurduğumuz hayatı paylaşmanın -yani aşkın- yüceliğini anlatıyor.

Yalnız bir fark, aşk olgusuna voksne mennesker filmindeki aile kurmaktan farklı bakmak lazım. Aşk kavramını o filmin, fillerin olduğu sahne ile filmin tek renkli sahnesi olarak tanımlayabiliriz. O zamanlar insana mutluluk verir ancak kurulan aile, işte birgün evden kaçmaya sebep olur.

gerçekten kafası biraz farklı ve bütün bu dünyanın dışında çalışan bir yönetmen. bu kadar az tanınıyor olmasını da ilginç buluyorum. umarım daha büyük projelerle karşımıza çıkar ve daha büyük işler yapar.

özellikle yaşadığımız ülkede sistem dışında kalmak isteyen hayatlara baktığımızda bu felsefe genelde bazı ideolojilere yaklaşır ve o ideolojilerin sistemleri içerisine girer. aşk denilen olgunun bu hayatları renklendirmesine de pek alışık değiliz. işte bu yüzden dagur kari, kesinlikle izlenmesi, takip edilmesi gereken bir yönetmen. ve bu açıdan kendime örnek edinebileceğim bir insan.

Son olarak, Dagur Kari'nin ağzından bitirelim muhabbeti. Voksne Mennesker filmi hakkında;

“aslında etrafımızda gördüğümüz belirli bir takım gençleri anlatmak istedik. hiçbir zaman sorumluluk almayan, topluma uyum göstermeyen ve toplumun hiçbir standardını karşılamayan kişiler bunlar: hiçbir eğitimi, hiçbir becerisi olmayan, zor tipler. toplumun gözünde umutsuz vakalar. zevk açısından bakıldığında ise olay değişiyor, çünkü bu çerçevede gayet sorumluluk sahibi insanlar. bu tiplerin nasıl büyüyüp sorumluluk sahibi yetişkinler olacaklarını, bir kravat takıp toplumla barışacaklarını hayal etmek bile zor."

0 yorum:

Yorum Gönder