30 Ocak 2014 Perşembe

Kendimi Koşturacak Değilim - 17

Saatime baktım, yediyi on geçiyordu. Güneş daha yeni batıyor ve ben zamanı kucağıma almış, oturuyordum. Penceremden güneşin ve denizin kesiştiği yere, beton bir şehir manzarasının arasından baktım. Bir anda çocukluğumu özledim. Hemen ardından Nisan akşamlarını anımsadım. Bir anda her şeyi anımsadım sonra. Her şeyi özledim. Çünkü zamanı kucağıma alır, yaşarım sanmıştım. Oysa her şey elimden kayıp gitmişti ve ben köşemde oturup her şeyin nasıl değiştiğine seyirci oluyordum sadece.

Değişime ayak uyduramayanlar, ona karşı gelmeye kalkanlar bir bir göçüp gidiyordu dünyadan. Ben de penceremden dünyaya bakarken göçüp gitmiş hissediyordum.

Saatime tekrar baktım. Bu sefer yediyi yirmi iki geçiyordu. Zamanın kucağında ve evrenin karşısında oturuyordum. Buna benzer bir şeyi daha anımsıyorum ben. Seni anımsıyorum. Ben senin karşında da böyle olurdum. Senle beraber kaybolurdum. Her şey sana dönüşürdü. Bunla başa çıkabileceğimi sanır, asla beceremezdim. Sonra kendimi ancak başımı kucağına emanet ettiğimde rahat hissederdim. Bütün her şeye uzaktan bakıp, seni yaşardım. Senle beraber sonsuzluğa değerdim. Saatin kaç olduğunun önemi olmazdı.
Saat biraz daha ilerliyordu. Yaş ilerledikçe insan zamanın değerini daha iyi anlıyor. Ben ilerledikçe senle yaşadığım günlerin değerini anlıyorum. Ama ne başım senin kucağında ne de ben kendimi zamana emanet ettim. Yaşamak dururken, izlemek zorunda kaldım. Sanki sıkışıp kaldım, çıkamıyorum işin içinden. Oysa seninleyken, her şey gelirdi sanki elimden. Her şeyi başarabilirdim. Hislerim her yere erişebilirdi. Şimdiyse bu dört duvarın arasına tıkılı kaldı. Biraz sonra, bu etten vücudun arasına tıkılıp kalacak. Daha sonra, yok olup gidecek belki.

Saat ilerlemeye devam ediyor. Ben yerimde sayıyorum. Her şey akıp gidiyor, ben bile benden geçip gidiyorum. Artık zamanı bir kenara koydum. Seni bir köşeye bıraktım.  Biliyorum, güzel şeyler var bu dünyada ama genelde bunlar anıdan ileri gitmiyor artık. Güzellik, varolan acıya acı kattığıyla kalıyor sadece. Artık her şeyi bir kenara koydum bu yüzden. Tekrardan dünyanın ortasına düşmek, tekrardan rüzgarın hafifliğine bırakmak istiyorum kendimi. Tekrardan kendi ağırlığımın dışında bir dünyayı yaşamak istiyorum. Kaybolmak istiyorum. Çünkü bulmanın sonu yok, biliyorum. Gittikçe ağırlaşıyor her şey. Ağırlaştıkça da her şeyi hafifleten o kucağa başını koyduğun günleri daha çok özlüyorsun. O yüzden bütün bu ağırlığı bir kenara bırakıyorum.


Sokaktan güzel bir kadın geçiyor şimdi. Saat kimbilir kaç oldu. Ben de dışarı çıkıp birkaç yerden geçeyim bari.

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Ne kafanı koydugun kucak gerçek ne seslendiğin o. Eski ikili koltukta bacaklarını kendine çekmiş, kuculmussun haberin yok

    YanıtlaSil