30 Ocak 2014 Perşembe

Kendimi Koşturacak Değilim - 16

Kafasının üzerinde iki tane sivrisinek dolaşıyordu. Benden ayrılmak istediğini söylediği sırada sineklerden biri kulağına doğru yöneldi. Diğer sinek ise bir anda ortadan kayboldu. Gözlerimle biraz onu aradıktan sonra birama yönelip bir yudum aldım. Bardak altlığı Michael Jackson fotoğrafından oluşuyordu ve barda "Queen - Don't stop me now" çalıyordu ama ben hiç o havada değildim. Gitmek istiyordum.

"Sen bir şey demeyecek misin?" dedi.
"Senin isteğine karşı ne diyebilirim ki?" dedim, "ama eğer öğrenmek istediğin şey hislerimse, evet, olabilir, ayrılabiliriz. Ama bu sadece şuana ait bir durum. Sanki daha sonra seni özlermişim gibi geliyor. Bilmiyorum."

Karmaşık düşünce tarzımı çok severdi ve biraz da bu yüzden aşık olmuştu bana. Oysa şimdi bu sözlere nefret edercesine bakıyordu. Gözleri, bana yabancıydı. İki senedir hergün gördüğüm gözler, ilk kez böyleydi. Ve işte, sonunda sinekler tekrardan ortaya çıkıp kendini farkettirdi ve burnuna konan sineği elinin tersiyle kovdu. Biraz duraksadım ve;

"Bana böyle bakarsan seni sevemem ki" dedim.
Aklıma bana hayranlıkla bakan gözleri geliyordu. Bunun için onu hep özleyeceğimi biliyordum ama bir daha bana öyle bakmayacağı da çok açıktı. Karnım da çok acıkmıştı. Hüzünlü bakışlarıyla;
"Ben gidiyorum, hoşçakal" dedi.
Gözleri her şeyi anlatıyordu. Ben çaresizlik içinde eve gidip bilgisayarda oyun oynayacaktım. O ise bütün bu olan bitenlerden kendini suçlayıp bütün gece ağlayacaktı. Oysa ben bu hüznü onun gözlerinde ne zaman görsem, yeniden aşık oluyordum. Böyle gitmemeliydi ama aynı zamanda da bir şekilde gitmesi gerekiyordu.

Masadan kalktı, uzanıp sağ yanağımdan öptü ve sırtını dönüp gitti. Köşeyi dönene kadar izledim. Asla arkasına bakmadı. Karnım çok acıkmıştı ve biranın üzerine bir şeyler yemekten nefret ediyordum. Şuan dünyada olup biten her şeyden nefret ediyordum. Bir babanın eve gelirken, son parasıyla çocuğuna bir şeyler almasından bile nefret ediyordum.

Bardan kalkıp biraz yürümeye başladım. Yarım saat yürüdükten sonra yolda arkadaşıma denk geldim. Nasılsın, napıyorsun muhabbeti çabucak geçtikten sonra "sevgilin nerede" diye sordu.
"Bilmiyorum" dedim, "evindedir herhalde."
"Akşam rakı yapıyoruz, gel istersen."
"Sanırım bana uyar."

0 yorum:

Yorum Gönder