"yakınlarda bi gezegende
unuttuğum tüm şeyler
hepsi ayrı bir ağrı gibi
uzanıyor yerinden"
Gözyaşı olarak geri dönüyor kayboluşum. Her şeyin eskide kaldığı, bütün o dünyaya ve yaşamaya dair hislerin unutulduğu ve bu kayboluşun bir ağrı gibi canını yakması her yerden. Ama biliyorsun, bir yerde umut var hep. Biliyorsun, bir yerlerde bütün bu dertlerini bitirecek ve sana her şeyi tekrar hatırlatacak, bütün bu evrenin varlığını, senin varlığını tekrar hatırlatacak birisi var.
"gel beni bul beni bul beni bul
gel beni bul beni bul beni bul
gel beni bul beni bul beni bul"
Artık haykırıyor insan bunu, gel de bul beni. Şarkının bu kısmını belki de sabaha kadar söylersin. Gel, bul beni. Bul!
"kaçtı bak elinden tuttuğum çocuklar
kimin bugün doğum günü
ne vardı aklımda
geçti bak saatler
uyanmayı unuttum
takside bıraktığım kocaman gitar
kaçtı bak elimden tuttuğum çocuklar
ne kadar sevdim seni, ne kadar çok"
Uyanmayı unuttum ve karmaşık düşüncelerin içerisindeyim. Karmaşık olmayan tek şey, ne kadar sevdim seni, ne kadar çok...Her şey kaçtı gitti ellerimden, bir çocuğun masumiyeti mesela.
Ahh benim kaybolanlarım, ahh kaybolan ben, hislerim, evrenim. Bütün bunlara karşı haykırıyorum yine,
"hepsini bulucam
bir bir
yerine koyucam
bir bir"
Bütün o unuttuklarımı tekrar bulacağım yada sen bul beni farketmez, yeter ki yerine koyalım her şeyi bir bir. Ben grubun bu şarkısını, adlarını da aldıkları Turgut Uyar şiirine benzetiyorum. "Büyük ev ablukada" şiirine...
"ekmek vardı tereyağı vardı utanılacak bir şey yoktu
bir şey daha yoktu ama kavrıyamıyordum"
diye başlayıp,
"ekmek yiyelim tereyağı yiyelim çocuk büyütelim
sen beraber yatacağımız yatakları hazırla
sen bir onu yap yeter bak göreceksin."
diye biten şiirine...
canını yerim senin.
YanıtlaSil