7 Nisan 2013 Pazar

Kendimi Koşturacak Değilim - 1


Yaşantısında herkesin bir yeri vardı. Kimisi ihtiyaçlarını gideriyor, kimisi acizliğini yüzüne vurabiliyordu. Utancından yerin dibine giriyor ve böylece yer kabuğundan soyutlanıp gerçekle yüzleşebiliyordu. Kimisi de birkaç bira şişesinin sonunda her şeyi boşverip dans etmesine yardım ve yataklık ediyordu. Bütün bu zıtlıkların arası insanlarla doluydu, hepsi bir mekanizmanın parçasıydı sadece. Tek başlarına hiçbir anlam ifade etmiyor, tamamen kendi biçtiği rollerle özdeşleşmiş bir hayat geçiriyorlardı.

        Bütün bunların bilinçsizliğinde bir hayat geçiyordu ve tüm sorunları kendi varoluşu üzerineydi. Başkalarına biçtiği bu rolleri sorun edecek kadar sahtekar değildi. Bir sabah uyandığında bir kadına aşık oldu. Aslında bu aşk değildi, aşk biraz daha farklıydı, vakti zamanında bu ihtiyacı karşılayan birileri olmuştu zaten. Okuduğu kitaplar, rakı masalarında dinlediği başından çok şey geçmiş adamlar ona bir şey öğretmişti. Bir rolü sadece bir insan sahiplenebiliyordu. O yüzden bu aşk olamazdı. Hayatının kadını diye düşündü ama hayatında değildi henüz. Kendisini yalnız onun anlayabileceğini farz etti. Sanki onun bulunduğu yerde varoluşuna dair hiçbir sorun kalmıyordu. Yalnızlığı bir anda iki kişilik oluyordu. Yanındaki adamı, yaşadığı bu şehri onun gözünden de görebiliyordu ve bu yüzden, bütün bu dünyada yalnızca onunla tam olarak anlaşabileceğini, kendini ifade edebileceğini düşündü. Yaşamındaki büyük bir boşluğu doldurmuştu o an, gerisine de gerek kalmamıştı. O kadınla hiç tanışmadı, zaten sahiplenilmesi gereken bir rolü kadına vermişti ve büyük bir boşluğunu doldurmuştu. Tanışmasına gerek yoktu. Hayatının kadını gibiydi ama hayatına somut olarak hiç girmeyecekti.  Etrafındaki her şeyin kendi bilincinden ibaret olduğunu biliyordu yada bu konuda yanıldı. Belki de o kadın, kendisine yüklenilen bu sorumluluğu yerine getiremeyecek diye korkuyordu. İnsanlara dair bu tip sorunlar yaşamaktan çekinmiş ve tekrardan bir hata yapmaktan ürkmüştü. Bu sahtekarlık mıydı, sahtekarlığı özlemiş miydi yoksa tamamen yanlış bir mantık ürünü müydü  düşünceleri. Henüz bir fikri yoktu ama başka bir rol bir gün bu boşluğu dolduracaktır diye düşündü. Hayatın bu gizemi ve sürekliliği onu yaşama bağlamıştı.  Somut olarak yalnızdı ama başkalarından yeterince şey katmıştı yalnızlığına.


0 yorum:

Yorum Gönder