Herkesin hapishanelere tıkandığı bir ülkenin, balkan soğuğu bir sabahına uyandım. Trakya Üniversitesi Balkan Merkezi'nde Ahmet Davutoğlu konferans veriyordu. Öğrenciler uzun kuyruklar halinde tek tek aranıyor ve içeri alınıyorken, sıra bana geldi. Ev arkadaşlarım, içeri girerken sivil bir polis beni durdurdu ve "bu arkadaşı içeri almayın" diye emir verdi. Anladım ki, Tayyip'in söylediği guguk devleti gerçekleşmiş. Hiçbir gerekçe göstermeksizin, hiçbir arama yapılmaksızın, içeri alınmadım ve daha sonra bunu protesto etmeye başladım orada.
Birkaç kişi daha benim durumuma düşerek içeri alınmadılar ve nedense hepsi, üniversite'nin düşünen entelektüel insanları. Nedense hepsi, orada Davutoğlu'nun korktuğu kişilerdi.(bir not: Bir arkadaşımız Tuncelili olduğu için bir arkadaşımızın adı Taylan Özgür olduğu için içeri alınmadı.) Ve demokratik bir şekilde, haklı protestomuzu yapmaya başladık ancak bir anda özel güvenliğin saldırısına uğradık. Daha sonra da çevik kuvvetle beraber kadın arkadaşlarımızı yerlere yatırıp tekmelemeye kalkıştılar. Ögb yetkisinin dışına taşmış öğrencilere saldırıyor, Davutoğlu içeride diktatörlüğünü kurmuş konuşuyordu.
Sinirli bir gün başlangıcıydı ama olumlu yanları da vardı. Açıkçası bu kadar korku saldığımızı bilmiyordum Akp'ye. Bu kadar korkuyor olmalarına sevindim. Çünkü o espri politikalarıyla bir gün gülemeyecekler azınlıklara. Çünkü bir gün o koltuktan indirecek bu gençler, yıkılacak bu oligarşik yapılanma.
Sonra eve geldim ve daha sinirlendirici şeyler olmuş, hep masum olanların öldüğü, suçluların maaşlarına zam yapıldığı ülkemde. Uludere'ye kurşun yağmış gökyüzünden. Katledilmiş insanlar. Katliam mı operasyon mu diye tartışılır olmuş. Ben söyleyeyim katliam. Ve devlet, uçaklarıyla bir halkı katlediyorsa, teröristtir.
Ama bu katliamdan daha acısı var. O da halkın tepkisi. O kadar insan ölmüş, kimse insan hayatını konuşmuyor, yok kaçakçılardı yok pkk'ya yakınlardı bilmem ne... Medya desen, olayı saklamaya çalışıyor halktan. Medya devlet elele hep beraber cinayete ortak olmuş. Ben bütün bunlara karşı, Uludere'deki vatandaşların gözyaşlarını paylaşıyorum. Benim evimde yas var, bunu da eklerim. Ve 22 askerin öldürüldüğü günle aynı şiiri paylaşıyorum yine,
"gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki..."
Ülkem nereye gidiyor, üzülüyorum. Katliamdan çok, insanların bu katliamı sahiplenmesine üzülüyorum. Kraldan çok kralcılara üzülüyorum. Ve bugün Akp iktidari, adeta Nazizmi aratmayacak düzeyde güç kullanarak kendi diktatörlüğünü kurmaya çalışmakta. Ama karşılarına çok insan alıyorlar ve birgün bu insanlar bu yapılanmayı çökertecek. O günlere bir mum yakarak, büyük umutlarla bekliyorum. Ve bir şarkı söylüyorum, biliyorum ki siz de söyleyeceksiniz. Bilin siz de, farkına varın.
"Fişlenmişim, adım eşgalim bilinmekte."
30 Aralık 2011 Cuma
29 Aralık 2011 - Kara Gün
07:15
No comments
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder