Müzikte Yeni Bir Tarz : Samimiyet

Son zamanlarda popüler kültüre ait olmayan ancak yavaş yavaş bazı çevrelerce moda haline gelmeye başlayan bir müzik tarzı oluşmakta.

Çünkü İnsan...

Söyledikleriniz beni cezbetti doğrusu. Ama bu ülkede günler Neşet Ertaş ile biter. "Cahildim dünyanın rengine kandım" der her akşam ve ...

Kalbim

"dayanmak artık kolay değil bırakacak gibisin yarı yolda, kalbim"

Evren Bozması

üyük ev ablukada'nın en vurucu sözlere sahip 2 şarkısından biri "evren bozması". Diğeri de "en güzel yerinde evin" ama onla ilgili değil tabi bu yazı, "yakınlarda bir gezegende unuttuğum tüm şeyler"le alakalı.

"F Tipi" Filmi Hakkında...

devrimciler gidip filmde sıkılırken, filmden çıktıktan sonra "mutlaka izleyin bu hikayeler gerçek, f tiplerinde olanları görün" falan diyebilirler ama çok net biliyorum filmde sıkıldılar. çünkü evet anlatmak istenilen şey güzel ama ortaya çıkan şey değil.

31 Ocak 2012 Salı

Özben - ÇY (Oğuz Atay'a)

kaç kişi anlardı dediğini?
ya da anladığı demek istediğin miydi?

bir kişi olsaydı, bir kişi.
yazsaydı kağıda;
"oğuz atay"

yalnızlığıyla gelseydi.

kaç kişi anlardı bunu?
ya da kaç kişi alırdı yalnızlığını yanına?

bir kişi olsaydı, utanmayaydı.
Utanmayaydı insanlığından.
Çünkü utandı insan,
yüceltti kendini.
Oysa sadece aciz bir varlıktı
başkalarına muhtaç olan.

Bir kişi olsaydı, utanmayaydı.
Alsaydı acizliğini
Gelseydi.

Gelseydi,
insan olarak.
Gelseydi,
elindeki yazıyla;
"Oğuz Atay"...

26 Ocak 2012 Perşembe

Refah Mutsuzluktur!

'belki de insan yalnızca refahtan değil,acıdan da aynı ölçüde hoşlanıyor.hatta acının mutluluk kadar yararlı olduğu bile düşünülebilir.'

hemen dostoyevski'den örnek vererek başladım ki, ciddiye alınayım değil mi? İnsan sürekli mutluluğu arıyor, arıyor, arıyor. Bulamıyor mutsuz oluyor. Buluyor mutsuz oluyor. Oysa bilmiyor, mutluluk sadece aramakta...

Yine dostoyevski der ki;
"kolomb amerika'yı bulduğunda mutlu olmadı, ararken mutluydu."

Tamam tamam çok fazla dostoyevski oldu, zaten hasta düşüncelere sahip olduğum çoktan anlaşılmıştır. Neyse mevzuyu biraz daha geniş çerçeveye oturtalım. Oturup, çayımızı koyup konuşalım.

Refah mutsuzluktur dedik. Çok net bir belgem de var elimde. Onu açıklayacağım. Dünyada refah seviyesine ulaşmış ülkelere baktığımızda İskandinav ülkeleri başta gelir. Yine farklı bir kategoride daha birincilikleri var bu ülkelerin. En çok intihar vakası bu ülkelerde oluyor. İşte bu benim belgemdir, az çok.

Bir şeye ulaştığında, yeni bir hedef belirlersin, sonra bir daha, bir daha. Ve öylece gider hep, hep bir koşuşturma... Sonra hedef kalmadığında nolur? Gidersin eczaneye, anti-depresan alırsın, o olur. Kaybedenler Kulübü'nde söylenen bir şey vardı. "Dünyanın en tepesinde tahta oturduğun zaman, soruyorsan kendine ne oldu lan şimdi diye, kaybetmişsin sen" gibilerinden bir şeydi. İşte mevzu biraz bu. Amına koduğumun dünyasında bir şeye ulaşırsan, bütün büyüsü bozulur. Çünkü artık senden yüce bir varlık değildir o. Çoğu aşk da böyle biter. Ama bir insanın peşinden sürekli koşuyorsanız, o aşk olur, hiç bitmez. Hayatını adarsınız. Sonra sizin olur, biter. Ne oldu lan şimdi dersin. Ya da aşk mevzuu da değil, kariyer bile böyledir.

İşte iskandinav filmlerini açın bakın. Dagur Kari hakkında yazı yazmıştım mesela, açın filmlerini izleyin. Hep bunun izlerini görürsünüz. Her şeye sahip olmuş, ekonomik sıkıntısı olmayan ama hayatta bir amacı da kalmamış insanları mutlaka görürsünüz. İşte orada anlarsınız ki, refah mutsuzluktur. Ama refah arayışı mutluluktur.

Komşunun çimlerinin daha yeşil gözükmesi tribi bundandır işte. Hayat da bu kadar saçma bir şeydir. Anlam yükleyenler yer yarılsın yerin dibine girsin, dostoyevski'nin yeraltından notlarını okusun orada. Anlam yoktur, saçmadır.

Neden herkes üniversite yıllarını özler? Ben o yılları yaşıyorum, bi sik yok. İşte bu yüzden özlüyorlar sanırım. Bir bokun belli olmadığı, arada derede kaldığın yıllar. Arayışta olduğun yıllar. 2 sene sonra ne olacağını bilmediğin yıllar. Ama 30 yaşındaki adam biliyor ne olacağını, o yüzden mutsuz.

Neyse iç daralttım biraz ama, yeni hedefler koyun siz, mutlu olun sürekli. Az düşünün, mutlu olun. Aman kafanızı yormayın.

13 Ocak 2012 Cuma

Deneme - ÇY

Hava giderek soğuyor, kar camdan görünüyordu. Bira ısınmadı, hep aynı kaldı. Paketteki sigara bitiyordu. Aynı zamanda çok şey bitmişti, ben bitmiştim. Bir kadın gördüm, konuşacak çok şeyi vardı ama konuşmuyordu. Konuşacak çok şeyi vardı ama konuşacak kimsesi yoktu. Kendi adıma üzüldüm.

Bir kadın gördüm, konuştuk ettik. Konuşacak bir şeyimiz yoktu ama konuştuk ettik. Sarhoş bir adam geçiyordu yanımızdan. Günlerin, ayların, yılların verdiği bitkinliği atıyordu dışına, kendinden kaçarak. Geçirdiği yılları terkediyordu, sarhoş bir adam. Bir kadını sarhoş gördüm.

Sarhoştuk hepimiz, farklı bakıyorduk. Ben bitmiştim, bitmişliğimi terkediyordum. Sonra bir şarkı çaldı; "bambaşka yerlere gidiyorken, kalktım sana geldim." Bambaşka hayatlara sahiptik, çaktırmıyorduk. Çaktırmayışımızın gizemi, tekrardan yürürlüğe koydu sevişmemizi. Sevişmemiz, ısıttı havayı. Bira ısındı, sigara geldi, çok şey başladı. Ben başladım.

Sonra gün sabaha vardı. Bir gece geride kalmıştı, çok şey geride kalmıştı. Geride kalmışlığıyla kaldı. Bir sigara yaktım, hiç bitmedi.

7 Ocak 2012 Cumartesi

Ara

Final arası verdik ama ben finallere değil başka şeylere çalışmaktayım. Şunu haber edeyim dedim; finallerden sonra illuminati hakkında uzuncana bir yazı ve bir kısa film gelecek. Ama çekimleri Rize de yapacağımızdan, size ulaşması uzun sürebilir filmin. :) Kimbilir belki de yolumuz yine İstanbullara düşer.

Söyleyeceklerim bu kadar. Bu süre içinde Mtv ve disney'den uzak durun. Blog Kafasını bekleyin.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Sigur Ros

http://fizy.com/#s/16jyd2

hiççi bir hayatın bir hiçi. anlamsızlığın içinde, anlamsız bir anlam. bilmiyorum ben mi farklı hissediyorum ama zaman duruyor, soğuk hava kesiliyor ve kendinle çok uzaklarda bir yerlerde başbaşa kalıyorsun. başbaşa kaldın ya, bir şey konuşmaya gerek yok. anlamsız. o dolmuşluğu boşaltan bir sigur ros var.

kesinlikle müzik falan yapmıyorlar. yaptıkları başka bir şey. şarkı bittiğinde, sanki bir romanın son sayfasını kapatmış gibi hissediyor insan. doymuşluk, anlamsızlık, hiçlik. hiçbir şeyin şarkısı. ama tekrar tekrar açıp dinlemek geliyor. nasıl, anlamsız ve hiççi bir hayatı nasıl tekrar yaşamak geliyorsa içimizden anlamsız bir biçimde; sigur ros şarkıları da öyle. tekrar tekrar, tekrar tekrar...

gökyüzündeyiz, uzaklarda değil...

Dünya dönüyor, seyrediyoruz. Bir şeyler gelip geçiyor, biz duruyoruz. Sadece özbenliğimizi yaşıyoruz. Ve sonra birisi solundan dürtüyor, uzatıyor cigarayı... Sıra sende...