Evrimsel olarak insanda, diğer canlılara göre daha büyük bir gelişim gösteren duyular işitsel ve görsel duyulardır. Bu yüzden insanların yapmış olduğu sanat genellikle bunlar üzerine kuruludur. Mesela bir kuşun sanat icra ettiğini düşünürsek eğer, bu kuvvetle muhtemel işitsel olarak icra edilecekti. Bir köpeği düşünürsek yine, koku duyusuyla icra edecekti sanatını. Veya bir yarasayı düşünelim, ses dalgalarıyla yapacaktı bu işlevi. Bir kuşun avlanmak veya çiftleşmek için çaldığı ıslık belki de o türün sanatıdır ama diğer canlılar üzerine böyle bir şey söylenebilir mi bilmiyorum. Kesin olarak bildiğimiz şey ise insanlığın sanatı.
İnsanın ürettiği sanat dalları arasında müziği ayrı bir yere koyacağım. Schopenhauer bunu seneler önce yapmış zaten ama biz özetini geçelim. Onun bakış açısıyla anlatırsak, mesela heykeltraşlık veya ressamlık veya şiir; bunlar bize daima bir olguyu gösterir. Mesela "ağlayan bir çocuk" gösterir bize. Ama Schopenhauer diyor ki, müzik "çocuk ağlaması"dır. Bize bir olguyu gösteren sanat alanı değil, olgunun ta kendisidir. Bunun sebebi de işitsel algımızın çok gelişmiş olması. Müzik, gülmektir, ağlamaktır, sevmektir, aklımıza gelen bütün hislerimizdir. Bu hisleri birebir yaşamaktır.
Örnekleyecek olursak, Mezopotamya üzerine ilkokuldan beri birçok şey okuduk ettik. Şiirlerde gördük, filmlerde gördük, edebiyatta gördük, resmini gördük, tiyatroda oyununu izledik vs. vs. Ancak bunların hepsi bize Mezopotamya'yı göstermekle yetindi. Yazının tam burasında, Fazıl Say'ın Mezopotamya Senfonisi'ni açıp dinleyin. Mezopotamya'nın kederini, ağıtını, ağlamasını, yakarışını o senfonide bulacak ve hissedeceksiniz. Senfoni boyunca Mezopotamya'daki hissi bileceksiniz. İşte müzik, bu yönüyle diğer sanat dallarından ayrılır.
Yani müzik, duyguları size göstermez, ifade etmeye kalkışmaz, dosdoğru olarak duyguları yaşar. Bu yüzden müzik, insanlık açısından birçok şeyi belirlemede bize yardımcı olabilir. Bugünün müziğine bakarsak, duygulardan ne kadar yoksun olduğumuzu görebiliriz mesela. Kapitalist bir mantık çerçevesinde, müzik sanat olmaktan çıkıp eğlence sektörü haline de geldi ayrıca. Mesela, okuduğum üniversitenin kantininde birgün Powertürk açıktı. Masamızda herkes televizyona bakıp saçma sapan bir şarkının seksi klibini izledi. Şarkı bittiğinde çok basit bir soru yönelttim herkese. "Şarkıda geçen bir cümle söyleyebilecek olan var mı?" Kimse söyleyemedi. Ama baştan sona herkes dinlemişti.
Yani biz burada en temel olgumuzu kaybediyoruz belki de. Müzik, herkesin yapabileceği iş değildir. Şarkıda hiçbir olguyu yaşatamayanlar, bunu klip yöntemiyle yapmaya çalışıyor ama durum şu ki; dinlediğimiz müzik bize bir hissi yaşatsa bile, klip bu hissi köreltecektir. Çünkü herkes farklı şeyler hisseder ancak klip o hisleri belli bir kalıba oturtur ve hikayeyi bize direkt olarak "gösterir". O yüzden klipler, müzik için en tehlikeli olgudur. Müzik için tehlikeli olan herhangi bir şey ise insanlık için tehlikelidir. Çünkü aynı zamanda bu yolla düşüncelerimizi ve hislerimizi belli bir kalıp içerisinde yaşamayı öğreniriz. Bu yüzyılda dikkat ederseniz, her şeyi bize gösterildiği gibi yaşadığımızı ve her şeyin gösterişten ibaret olduğunu görmekte zorluk çekmezsiniz. (Ayrıca işitsel ve görsel alanlarda subliminal mesaj tekniği de çok tehlikelidir. Ancak bu çok daha uzun bir tartışma konusu.)
Tabi her klip kötü değildir. Mesela Duman, bir söyleşisinde kliplerde hikaye anlatmadığını ve sadece performans gösterdiklerinden bahsetmişti. Doğruluğunu tartışamam ama sadece söylem olarak bakılırsa bu tarz klipler binevi daha az sorunludur. Yada hayal dünyanızı kısıtlamayacak kliplerde de bahsettiğim sorunlarla karşılaşmazsınız. Mesela kosmosu gösteren bir klip... Ancak size bir hikaye sunan her klip, sakattır ve insanlık için tehlikedir.
Uzun lafın kısası, sizi siz yapan yönerinizi iyi idrak edin ve bunların körelmesine izin vermeyin. Müziği yaşayın, size verilen ve gösterilenle yetinmeyin. Haliniz öyle olursa, yaşadığınız hayat sadece "başkalarının hayatı" olacaktır.
Facebook sayfasındaki yazının linki
2 Aralık 2013 Pazartesi
Müzik Üzerine
10:09
No comments
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder