2 Aralık 2013 Pazartesi

Kendimi Koşturacak Değilim - 13

Acılarımızı yaşamaya yetmiyor artık günler. Acılarımızdan kurtuluşu sunmuyor bize yarınlar. Rakı dolduruyoruz gecelere, bir duble, iki duble, üç duble... Bir şeyler içimize doldukça doluyor. İçimizdekileri dökmek için oturduğumuz masalardan biraz daha birikerek kalkıyoruz. Acıyan taraflarımızı tüketemiyor ve yarına bırakıyoruz. Artık acıları bile taksit taksit yaşıyoruz. Sonra, ben sabah erken saatte uyanıp aldığım eşyaların taksitlerini öderken, içinde bulunduğum saçma durumdan sıkılıp, yapmak istediklerimi anımsıyorum. Seni sevişimi anımsıyorum yani. Ardından fatura ödemek için girdiğim sırada boş beyaz duvarlarlara layık bir şekilde boş boş bakarak bizi hayal ediyorum. Biz bu dünyaya müşteri olmak için gelmişiz, orası kesin. Bak artık ekonomi falan konuşur oldum. İstersen bugünkü köşe yazılarından da bahsedeyim. Ama dur, biz bu yüzden mi varız dünyada?

En insani duygularımızı kovduk bu şehirden. Beton bir yalnızlığın ta kendisiyiz artık. Baksana etrafına, bu muydu yaşamak dediğimiz şey? Kediler bile miyavlamayı kestiler bu şehirde. Biz oturmuş aşk umuyoruz en ilkel hislerimizle. Oysa ilkelliği yitireli uzun zaman olmuştu sevdiğim. Bizler yitiyoruz yavaş yavaş. Taksit taksit yapıyoruz bunu da. Oysa ben bir anda dökmek istiyorum sana kendimi. Çünkü bir anda olur en güzel şeyler. Gözlerinin içindeki yaşam gücü bir anda sarmalı bütün dünyamı. Oysa bu kadar basit bir şeyden bile çekinir olduk. O kadınlara, bu adamlara yaptığımız kötülükleri hiç çekinmeden yaptık halbuki. Anında unuttu bizi üzenler. Bu çağda insanlık bu mu yani? Ben buna karşı gelerek seviyorum artık seni. Ama işin kötüsü, içimdeki isyanı küfre çok kolay dökebiliyorken, içimdeki sevgiden tek kelime dahi edemiyorum sana karşı.

Her gece bu karanlığa karşı bir mum yakabilmek için bekliyorum gece geç saatlere kadar. Biliyorum, mum ışığında bir sevişme unutturacak bu duvarların dışındaki dünyayı. Ama acılarımız diyordum değil mi? Yarınların artık umut vermediğinden ve düşler sokağının adresini unutuşumdan bahsediyordum. Gerçeklere esir kalışımızdan ve yalnız girdiğimiz, uyumakta güçlük çektiğimiz yataklarımızdan bahsediyordum. O mumu bu gece yakamayacağımızı ve saf ışığının altında bedenlerimizin kavuşamayacağını bilerek başlıyorum artık her güne. Hayaller tükeniyor artık taksit taksit. Peki, iyi tamam ama söylesene, bütün bu boktan gerçekliğe karşı hayallerim olmadan nasıl yaşarım ben?

0 yorum:

Yorum Gönder