3 Ekim 2013 Perşembe

Kendimi Koşturacak Değilim - 8

Yağmur damlaları, toprağı yavaş yavaş ıslatıyor. Bana geçmişimi hatırlatan bir koku var burada. Aklımdan ve bilincimden uzak olduğum kadar eskiyi anımsatan bir tad. Bazen hayatı sadece toprağa düşen yağmur tanelerini izleyerek geçirmek istiyorsun. Çünkü buraya ait değilim. Bu zamana, bu akla ve bilince, bu kuru dünyaya ait değilim. O anın içinde geçmişten bir koku duyumsuyorum. Ben geçmişe aitim, benliğim orada kaldı. Şimdi burada durup bakarken dünyaya, kendim olmadığımdan eminim. Ruhumun saplanıp kaldığı bu bedeni tanımıyorum. Oysa çocukken ruh yönetir her şeyi. Şimdiyse bir hapis sanki bu bedenin içinde yaşamak.

Demlendiğim bir akşamın ortasındayım. Sevdiğiyle buluşmayı bekleyen insanları görüyorum. Şehrin ortası burası. Şehrin arka sokaklarında boğazı kesilen çocukları biliyorum. Bense hissetmiyorum. Ne sevmeyi, ne acımayı, ne kederlenmeyi. Hiçbir şey hissetmiyorum. Bu dünyadan geçip gidiyorum sadece. Bir adam yolda gazete satıyor, dünyayı değiştireceğiz diyor. Böyle hayalleri olanlara imreniyorum ama nasıl yapacak bilmiyorum. İnsanların yarısı umursamadan, yarısı da onu anlayamadan geçip gidiyorlar yanında. Dünya hepimizin avuçlarının arasından kayıp gidiyor böylece.

Yağmur damlaları, başımı ıslatıyor hafiften. Yaşama karşı duyduğum susuzluk kanıtlanıyor bakışlarımdan. Yüreğimin kuruluğu, etraftaki ıslaklıktan dolayı utanıyor. Bu vücudun dışına çıkmak isteyen bir şeyler var içimde. İnsanlar, yağmurdan korunmak için köşelere sığınıyor, para kazanmak için şemsiye satıyor. Çocuklar evlerinden fırlayıp ellerini kollarını açarak yağmurun altında ıslanıyor. Ben sigaramla beraber ıslanıyorum. Hiç gülümsemeden ciddi bir tavır takındığımın farkındayım ama içimdeki sevinci bir ben bilirim. İnsanlar neden içimdeki hisleri göremiyorlar? Bu kuru dünyanın değişmesini düşleyenlerin bile umrunda değil bu. Oysa bana sorarsanız, değişim bu koşullarda mümkün değil. Birbirimizi görmeliyiz. Bizi umursamadan ve anlayamadan yanımızdan geçip giden insanlara çok alıştık. İnsanlar içimdeki hisleri neden göremiyorlar, demiş miydim? Neden görmek istemiyorlar? Ben de bu dünyadan sönük bir yüz ifadesiyle geçip gidiyorum. İçimdeki bu hislerin ait olduğu bir an hatırlıyor gibiyim geçmişten. Yağmur taneleri, toprağı ıslatıyor yavaş yavaş. Yürüdükçe benliğimden uzaklaşıyorum. Koskocaman dünyada, köşeye sıkışmış hissediyorum kendimi. Bedenime hapsolmuş ve solmuş.

0 yorum:

Yorum Gönder